KAPSAM

Toplum sağlığının geleceğine katkı sağlama, toplumun her kesimine beslenme, gıda, sağlıklı yaşam konularında güvenilir kaynaklardan elde edilmiş doğru ve güncel bilgiyi ulaştırmak hedefiyle sürdürülebilir projelere hayat veren Sabri Ülker Vakfı olarak, Beslenme ve Sağlık İletişimi Programı’nın 5. yılında uluslararası ölçekte bir konferansa daha ev sahipliği yapıyoruz. İki gün sürecek beslenme ve sağlık iletişimi konferansında hem Covid-19, gıda ve sağlık alanında uzman gazeteciler ve blog yazarlarının hem de tıp fakültesi ve sağlık profesyonellerinin yararlanabileceği bir program düzenliyoruz.

Programda sağlık iletişimi süreçlerinin uygulanması, değerlendirilmesi, benimsenmesi ve yönetim süreçleri analiz edilerek beslenme ve sağlık iletişiminin prensipleri üzerine de bilimsel kabul görmüş metotlar paylaşılacak. Program, katılımcılara beslenme ve sağlıklı yaşam arasındaki ilişkiye dair teorik bilgilendirmenin yanı sıra, beslenme ve sağlık iletişimine dair belirli çok farklı alanlarda bakış açıları sunacak.

Online olarak gerçekleşecek konferansın ilk gününde pandemi süreciyle birlikte daha da önem taşıyan sağlık iletişimi Türkiye ve dünyadan uzman isimlerin değerli katkılarıyla masaya yatırılırken ikinci gününde pandemi sürecinde stratejik olarak planlanmış etkili medya iletişiminin önemi ve üstlendiği roller İletişim Bilimleri Enstitüsü’nde gerçekleşecek atölye çalışmasıyla ele alınacak.
 

SORUN

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından COVID-19 salgınının dünya genelinde salgın olarak ilan edilmesinin ardından tüm gözler medyada yer alan sağlık haberlerine çevrilerek, global düzeyde hastalığın seyri, ölüm oranları, tedavi yöntemleri, korunma tedbirleri gibi pek çok önemli bilginin de ulusların kamu gündeminde medyanın ana bilgi kaynağı olarak konumlanmasına yol açmıştır. Özellikle salgın dönemlerinde sağlık iletişimin kitlelere erişim hızının salgına neden olan virüsün yayılma hızından çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Sağlık davranışı değişikliği, dünya çapında önlenebilir hastalıkların yükünü ve ölümleri azaltmak için en büyük umut olarak görülmektedir. Küresel bir sorun olan ve ülkemizde de halen mücadele ettiğimiz COVID-19 salgınından korunmaya ve hastalıkla mücadeleye yönelik gereken sağlık davranışı değişikliği yaratmak başta DSÖ olmak üzere tüm sağlık profesyonellerinin ve sağlık otoritelerinin en önemli hedefleri arasında yer almaktadır.

Davranışsal risk faktörlerinin (öngörülen tıbbi tarama ve önleme, hastalık yönetimi uygulamalarına uymama gibi) salgınlar gibi küresel sağlık tehditleri ile ilgili sağlık davranışlarını sağlık iletişimi etkisi açısından ele almak, 21.yy’da dünya sağlığı için kritik öneme sahiptir. Etkileşimli sağlık iletişimi, davranışsal tıp ve koruyucu tıp için de yeni seçenekler sunabilmektedir. Stratejik olarak planlanmış etkili bir medya iletişimi aslında salgın boyunca korunma ve tedavi süreçlerinde gereken davranış değişikliğinin yaratılmasında çok önemli bir unsur ve merkezi rol üstlenebilmektedir.

2020 yılının başlarında Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 küresel salgınını ilan etmesi ile halk sağlığını ve toplumu derinden etkileyen bir salgın ile karşı karşıya kalındı. Bu süreç bildiğimiz ve yaşamaya alışık olduğumuz yaşamın farklı bir boyutunun deneyimlenmesine yol açmıştır. Uzun süreli kısıtlamalar, bir dizi salgın tedbirleri ve karantina kavramının günlük yaşamımızın normal bir parçası haline gelmesi ile sonuçlandı. Yaşadığımız bütün bu değişimlerin dışında, hayatımıza giren yeni bir kavram ise: Hükümetlerin ve şirketlerin virüsün yayılmasını izlemesine, denetlemesine ve vatandaşların uygulamaya koydukları önlemlere uyduklarından emin olmalarına olanak tanıyan “gözetim” olgusudur. Hazırlıksız yakalandığımız salgının yarattığı belirsizlik ortamında iletişim kaynaklarının bilimsel, güncel ve yeterince haber yapması ile insanların sağlıkla ilgili edindikleri bilgileri doğru yorumlamasının hem salgın hem de halk sağlığı için önemi görülmektedir. İçerisinde bulunduğumuz bu kriz ortamında ancak iletişim planlamalarının ve geliştirilen söylemlerin doğru ve dikkatli kurgulanması sayesinde halkın salgına karşı fiziksel ve ruhsal dayanıklılıklarını artırmak mümkün görünmektedir. Bu bağlamda, toplumun bilgilenmesinde en önemli rolü oynayan iletişim kaynaklarının salgın döneminde kullandığı iletişim stratejilerinin doğrularının ve yanlışlarının tartışmaya açılması en önemli konulardan birisi olarak görülmektedir.


AMAÇ

Bilimsel iletişimin; mevcut araştırmaların, bunlarla ilgili sorun ve güçlüklerinin ve en önemlisi de topluma faydasının daha iyi anlatılması sayesinde bu sorunu çözeceğine inanıyoruz. Bu eğitim programı ile bilimsel iletişimin önemine dikkat çekmeyi amaçlıyoruz. Beslenme ve sağlık alanında doğru bilimsel bilgi iletişiminin öneminin sağlık çalışanları kadar gazeteciler tarafından da benimsenmesiyle bilimsel bilgilerin topluma daha doğru ve anlaşılır bir biçimde aktarılabileceğini, halk sağlığını olumsuz etkileyen bilgi kirliliğinin önlenebileceğini düşünüyoruz.

Bu konferansla, tıp fakültesi öğrencileri ve sağlık çalışanlarının yanı sıra sağlık alanında uzman gazeteci ve blog yazarlarına beslenme bilimi ve bilimsel bilgi iletişimi alanındaki temel bilgileri aktararak halk sağlığının geliştirilmesine katkı sunmayı hedefliyoruz. Konferans iletişim uzmanlarına, beslenme bilimine özgü kavramları ve dili daha iyi anlamayı ve beslenmeyle ilgili tüketici araştırmalarını yorumlamak için gerekli becerileri sağlayabilir.
 

HEDEF

7-8 Aralık’ta düzenlenecek olan “Pandemi Çağında Sağlık İletişimi” konferans programı kapsamında, sağlık iletişimi alanındaki uzmanların bir araya getirilmesi, COVID-19 salgınının hükümet ve sağlık politikalarında yarattığı yansımaların açıklığa kavuşturulması hedeflenmektedir.

Bununla birlikte programın amacı;

  • Halkın salgın dönemlerinde hem fiziksel hem de ruhsal sağlığına sürdürülebilir bir çerçevede olumlu etkiler bırakılması hedefiyle sağlık iletişiminin gereklerini belirlemek,
  • Beslenme konusundaki bilimsel literatürü, kanıta dayalı bilgileri daha doğru ve bilinçli aktarma becerisi kazandırmak,
  • Beslenme iletişimcilerinin medyayla ilişki kurarken nasıl düşündükleri ve neler hissettikleri konusunda fikir vermek,
  • Beslenme sorunlarına ilişkin bilgi ve haberin yayılmasında gazetecinin oynadığı kilit rolü ve taşıdığı sorumluluğu anlatmak,
  • Beslenme sorunlarına ilişkin bilgi ve haberlerin topluma aktarılmasında sağlık profesyoneli olarak oynayacağı kilit rolü ve taşıdığı sorumluluğu anlatmak,
  • Kitle iletişim araçlarını doğru ve etik bir biçimde kullanma farkındalığı kazandırmaktır.